29 Nisan 2013

SMS tahtını kaptırdı


Cep telefonu ile anında sohbet imkanı tanıyan mesaj uygulamaları, ilk kez SMS mesajlarının önüne geçti.


WhatsApp, Kik, Viber, WeChat ve MessageMe gibi mobil uygulamalar, SMS’lerin tahtını ele geçirdi. Informa adındaki araştırma şirketinin açıklamasına göre, 2012'de gönderilen cep telefonu mesajlarının sayısı günde 17,6 milyar oldu.

Sohbet, ya da bir başka deyişle 'chat' uygulamalarından gönderilen mesaj sayısı ise günde 19 milyara ulaştı.

Bu durum, büyük olasılıkla en önemli gelir kaynaklarından biri SMS mesajları olan telefon operatörlerini etkileyecek.

Informa'dan Pamela Clark-Dickson, bazı operatörlerin daha şimdiden gelir kaybına uğradıklarını söyledi.

SMS’LER HENÜZ ÖLMEDİ
Ovum adındaki bir başka araştırma şirketine göre, chat mesajları nedeniyle 2012'de SMS'ten elde edilen gelir 23 milyar dolar azaldı.

Informa, chat uygulamalarından gönderilen mesaj sayısının daha da artmasını bekliyor.

Buna göre 2014'de chat mesajı sayısının günde yaklaşık 50 milyar, SMS mesajı sayısının ise 21 milyarın biraz üzerinde olması bekleniyor.

Ancak aradaki farka rağmen SMS mesajlarının sektörde önemli rol oynamaya devam etmesi bekleniyor.

Zira chat uygulamaları genelde akıllı telefonları olan tüketiciler tarafından kullanılıyor.

Oysa özellikle gelişmekte olan ülkelerde, normal cep telefonları ve dolayısıyla SMS mesajları daha yaygın.(BBCTURKCE)

Dan Brown'ın son kitabı 'Inferno', 14 Mayıs'ta Türkçede


Hediyem, Cehennem'dir... Usta yazar Dan Brown'un hayranlarına sözü bu!

Dan Brown'ın son kitabı 'Inferno/Cehennem' 14 Mayıs'ta Altın Kitaplar'dan çıkıyor.

'Cehennem'de karşısına çıkan gizemi çözebilmesi için Profesör Langdon'ın eski cebir derslerini yeniden hatırlaması gerek. Okurların da tabii.

Kitabın piyasaya çıkacağı tarih, İngilizce'de "5-14-13" diye yazılıyor. Bunu tersinden okuduğunuz zaman karşılaşacağınız 3.1415, pi sayısını veriyor.

Brown'ın 2004 yılında büyük başarı kazanan ''Da Vinci Şifresi'' kitabı 40 dilde yayınlanmıştı.

21 Nisan 2013

Tarkan'dan Doğa İçin Konser


Megastar Tarkan, kurucuları arasında yer aldığı ve sakin şehir Seferihisar’da açılacak  Doğa Okulu’nu desteklemek amacıyla 5 Haziran’da İzmir Arena’da “Doğa sensin!” isimli bir konser gerçekleştirecek.


Biletleri Biletix’te satışa çıkarılan konserin tüm geliri Doğa Derneği ve Seferihisar Belediyesi ortaklığı ile kurulan Doğa Okulu’na aktarılacak.

Doğa Derneği ve Seferihisar Belediyesi’nin ortaklığıyla kurulan Seferihisar Doğa Okulu, yaklaşık iki yıllık bir hazırlık sürecinin ardından önümüzdeki aylarda çalışmalarına başlayacak. Yedi yıldır aktivist duruşuyla Doğa Derneği’ni destekleyen Tarkan’ın da kurucuları arasında yer aldığı Seferihisar Doğa Okulu, doğa kültürünün Türkiye ve dünyada yeniden yaygınlaşması için çalışacak. Doğa Okulu, yaşamın ve öğrenmenin iç içe geçtiği, öğretmen ve öğrenci ayrımının bulunmadığı, geleneksel ve akademik bilginin birlikte düşünüldüğü yeni bir öğrenim anlayışıyla kuruluyor.

Tarkan’ın vereceği destek sayesinde Doğa Okulu araştırma faaliyetleri gerçekleştirecek ve öğrencilerine ücretsiz öğrenim görme olanağı tanıyacak. 5 Haziran’da İzmir Arena’da gerçekleşecek “Doğa sensin!” isimli konserin biletleri Biletix’te satışa çıkarıldı. Tarkan’ın bu konseri aynı zamanda Doğa Derneği’nin 10. Yıl etkinlikleri arasında yer alıyor.

Doğa kültürünün farklı alanlarında araştırmalar yürütülecek olan Doğa Okulu, 2014 yılından itibaren öğrenci kabul etmeye başlayacak. Okulun araştırma konuları arasında geleneksel tarım, doğa hukuku, ekoloji, sözlü kültür, doğa takvimi, masallar, geleneksel sanatlar, doğa felsefesi ve geleneksel mimari yer alıyor.

Seferihisar Doğa Okulu hakkında açıklama yapan Doğa Derneği Başkanı Güven Eken şunları söyledi: “Doğanın yok oluşundan, kadına karşı şiddete veya savaşlara kadar, ne yöne bakarsak bakalım her sorunun arkasında insanın insanla ve doğayla arasındaki kıyasıya rekabeti görüyoruz. Oysa Anadolu ve dünyanın dört bir yanındaki kadim toplumlar, rekabet yerine işbirliğine ve adil paylaşıma dayalı bir yaşamın mümkün olduğunu bize ispat ediyor. Seferihisar Doğa Okulu, bu toplumların izini sürecek ve başka bir insanın mümkün olduğunu bir kez daha ortaya koyacak. Tarkan’ın ve Seferihisar Belediyesi’nin Doğa Okulu’nun kurucuları arasında yer alması yapılan çalışmanın kalıcılığı açısından büyük değer taşıyor”.

Justin Bize Zırnık Koklatmadı!


Ünlü pop yıldızı Justin Bieber barakada yaşayan hasta büyükbabasını görmezden geliyor.


Müzik piyasasında 70 milyon euro değeri olan Justin Bieber’ın arzu ettiği her şeyi satın alabileceği tüm dünya tarafından biliniyor.

Sevilen şarkıcı dünyayı özel jeti ile gezerek sansasyonlar yaratırken barakada yaşayan büyükbabası isyan etti.

Mitchell, Kanada’da iki odalı bir kulübede yaşamını sürdüren George Biber kirli bir yatakta uyuyor.

61 yaşındaki hasta adam adım atmakta dahi zorluk çektiğini fakat durumundan haberdar olan torununun kendisine ve büyükannesine bir yardımının dokunmadığını ifade etti.

The Sun’a konuşan büyükbaba Bieber şöyle söyledi:

“Justin müzik sektöründe 70 milyon euro değerinde olabilir ama henüz bir kuruşunu bile göremedik. Onun parasını hayal etmek bile zor çünkü kendisinin hayatına dahil değiliz.”(Acunn)

Sosyal Ağlarda Müzik ve Video Paylaşımı Yasaklanıyor!

Müzik ve video paylaşımları kullanıcılar için Facebook ve Twitter gibi popüler sosyal ağların vazgeçilmezlerinden. Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Telif Hakları Yasası’nda yapmayı planladığı değişiklik ile birlikte sosyal ağlardan şarkı ve film paylaşma devri sona erecek.


Hürriyet’in haberine göre sosyal ağ ve e-posta aracılığıyla telif hakkı bulunan dosyaların paylaşımı, yeni yasayla birlikte artık yapılamayacak. Tespit amaçlı geliştirilen yazılım ile tarama yapılacak, yasayı ihlal eden kullanıcılar 2 bin TL’ye kadar para cezası alacak. Aynı şekilde CD çoğaltan kişiler ise 4 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek.

Telif haklarının korunması yolunda bugüne kadar atılmış en radikal adımlardan biri olacak yeni düzenlemeyi Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürü Abdurrahman Çelik anlattı. Bu çalışma ile birlikte kullanıcıların bilgisayarlarındaki film, müzik, kitap ve fotoğraf dosyalarını paylaştıkları takdirde suç işlemiş olacaklarını belirten Çelik, link paylaşmanın ise yasal anlamda bir cezasının bulunmadığını açıkladı.

Çelik’in ifadelerine göre bundan böyle tüm eserler bir kod taşıyacak. Türkiye’de meslek birliklerinin elinde bulunan 250 bin tane eserin hepsi kodlanacak. Bu uygulamaya telif hakkına giren her şey dahil edilecek. Yasal olmayan paylaşımlar bu kodlar sayesinde illegal paylaşım yapan kullanıcıları ele verecek. Buna karşın kullanıcıların kendisine ait video ve şarkılar robot yazılımın denetimine takılmayacak.

Sosyal ağlarda bu tür içerikleri paylaşan milyonlarca kişiyi ilgilendiren yasa değişikliğinin ne zaman yürürlüğe gireceği henüz bilinmiyor. Ancak dünyanın çeşitli ülkelerinde benzerlerine rastlanabilen paylaşım yasağının kapsam ve uygulanış biçimiyle Türkiye’ye özel bir uygulama olacağı söylenebilir.(sosyalmedya.co)

Dünya marihuanacıları ‘420’ gününü kutluyor!


Marihuana’nın argo isimlerinden biri de ‘420’. Dünyanın her yerindeki marihuana içicileri, her 20 Nisan’da olduğu gibi bu yıl da 420 kutlaması yapıyor.  4. Ayın 20’sinde saat öğleden sonra 4’ü 20 geçe toplanan marihuanaya özgürlük savunucusu gruplar toplu marihuana içerek, ‘kutlama’ gerçekleştiriyor. Belli eyaletlerdeki bu izinli gösterilere polis müdahale etmiyor.


4/20 deyiminin kökeni hakkında kesin bir bilgi yok. Marihuanacıların ayıkken anlattığı efsaneye göre, 4/20 deyimi ilk kez California San Rafael’de kendilerine Waldos diyen bir grup lise öğrencisi başlattı. Okulun arkasındaki ağaçlıktaki Louis Pasteur heykelinin etrafında saat 4:20 PM’de buluşan bu öğrencilerin gizli toplanma kodu ‘4:20’de Louis’ şeklindeydi. Bu ifade daha sonra marihunacıların gizli koduna dönüşecek kadar yaygınlaştı.

High Times’ın eski yayıncısı Mike Edison ise 4/20’nin kaynağı hakkındaki teorilere şu şekilde dikkat çekiyor. En yaygın kanaat, 420’nin California polisinin ‘baskın’ kodu olduğu yönünde. Ancak bu iddiayı destekleyen pek bir kanıt yok. Bir başka iddia ise, marihuana’da 420 değişik kimyasal madde bulunduğu yönündeki ders kitabı bilgisi. Bob Dylan’ın ‘(p)otçuların’ resmi marşına dönüşen  Rainy Day Woman # 12 & 35 şarkısındaki 12×35’in sonucu olduğu da bir başka iddia.(amerikabulteni)

Colorado Üniversitesi’ndeki kutlamalardan görüntüler:


ABD Erdoğan'dan Gazze Gezisini Ertelemesini İstedi


ABD Dışişleri Bakanı John Kerry,  Washington’un Türkiye-İsrail ilişkileri ve Orta Doğu barış görüşmelerini canlandırma  çabalarına zarar vermemesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan Gazze ziyaretini ertelemesini istediğini açıkladı.


Kerry, İstanbul’da düzenlediğini basın toplantısında Başbakan Erdoğan’a Gazze’yi ziyareti  ertelemesinin iyi olacağı, bugünlerde böyle bir ziyaretin gerçekleşmemesi gerektiği görüşünü ilettiklerini söyledi.
Kerry, Başbakan Erdoğan’ın kendisini son derece nazik dilediğini , konuya büyük duyarlık ve anlayış gösterdiğini, gerekirse Washington’a geldiğinde konuyu yeniden ele alabileceklerini belirtti.

Başbakan Erdoğan 16 Mayıs’ta Washington’da Başkan Barack Obama ile görüşecek.
Bu arada üç yıldan beri ilk kez bir İsrail heyeti bu hafta Türkiye’yi ziyaret edecek. Dışişleri Bakanı Kerry bu ziyaretle ilgili olarak Türkiye-İsrail ilişkilerinin yeniden kurulmasının önemini Türk yetkililerle görüştüğünü, bunun mümkün olduğu çabuk  gerçekleştirilmesinin Ankara ve Washington’un ortak stratejik ihtiyaçları ve  çıkarlarına uygun düştüğünü söyledi.

Kerry Türkiye ile İsrail arasında diplomatik ilişkilerin tam olarak  kurulması yolunda adımlar atılırken  Gazze’de  bölgeye mal sevkederek yaşam koşullarının düzelmesini istediğini de belirtti.(amerikanınsesi.com)

Kate Hudson: Artık Yaşlanıyorum!


34 yaşına giren ABD’li oyuncu Kate Hudson, doğum günü için parti düzenlemeyeceğini söyledi.

ABD’nin New York kentinde bir mücevher şirketinin düzenlediği partiye katılan Hudson “Artık yaşlanıyorum. Bu sene parti yok. Sadece ailemle birlikte olmak istiyorum. Belki önümüzdeki günlerde hep birlikte yemek yeriz” dedi. 2 çocuk annesi Hudson, Muse’un vokalisti Matthew Bellamy’le nişanlı.

‘Evlilik Harika’

Partiye katılan Jessica Biel, Justin Timberlake’le evliliklerinin harika gittiğini söyledi.(habertürk)

Hollywood’u ‘uzaylılar’ bastı!


Son aylarda vizyona giren ve yazın gösterime girecek çok sayıda Hollywood yapımı film, uzaylı istilası ve Dünya’nın sonu gibi konuları ele alıyor.


Uzaylıların Ay'ı yok etmesinin ardından insanoğlunun Dünyayı terk etmesi, dev robotlarla canavarların savaşı, insanları istila eden uzaylı ruhlar ya da kaçırma vakaları… Son dönemde Hollywood yapımı çok sayıda yeni film, bu ve benzeri konuları işliyor.

Tom Cruise ve Morgan Freeman'ın başrollerini üstlendiği Oblivion adlı filmde, Ay, uzaylılar tarafından yok edilince Dünya yaşanmaz hale geliyor. Bunun ardından Tom Cruise, insanlığı kurtarmaya çalışıyor. 120 milyon dolarlık bütçeyle çekilen film, 2077 yılında geçiyor.

Filmin yönetmeni Joseph Kosinski, “Biz gittikten sonra yaşamın nasıl olacağını düşünmek konusunda doğal bir cazibe var şeklinde” konuşuyor.

Oblivion'u haziran ve temmuz aylarında çok sayıda uzaylı ve kıyamet senaryolu filmler izleyecek. Yönetmen M. Night Shyamalan'ın “After Earth” filmi de bunlardan biri. Filmin başrolünde Will Smith oynayacak. "This is the End", "World War Z" ve “Pacific Rim” gibi filmler de yazın izleyiciyle buluşacak.
İngiliz komedi filmi "The World's End" ise ağustos ayında vizyona girecek.


Syracuse Üniversitesi popüler kültür profesörü Bob Thompson, bu trendin özellikle ekonomi, çevre ve siyasi sorunlar nedeniyle ABD'liler arasında oluşan güvensizlik duygusunu yansıtıyor olabileceğini düşünüyor.
©Deutsche Welle Türkçe

Ünlüler erken ölüyor!


Yapılan bir araştırma, spot ışıkları altında geçirilen bir hayatın normalden daha kısa sürdüğünü ortaya koydu.


Zayıf kalmak için uygulanan ölümüne diyetler ya da geç saatlere kadar süren açılış ve partiler göz önünde tutulduğunda, birçok ünlünün sağlıklı bir hayat sürdüremeyeceği aşikâr. Son yapılan bir araştırma da ışıltılı yaşam tarzının, yaşam süresi beklentisini kısalttığını ortaya koydu.

New York Times'ta yayımlanan 2009 - 2011 yılları arasında bin ölüm ilanını inceleyen Avustralyalı araştırmacılar, oyuncu, müzisyen, sanatçı ve sporcuların ortalama 77 yıl yaşadığını ortaya koydu. Buna karşılık araştırmacı, tarihçi ve ekonomistler arasındaki ortalama yaşam süresinin 82 olduğu tespit edildi. Siyaset ve iktisatla ilgilenenlerin yaşam süreleri ise ortalamada 83 yıla ulaşıyor.

Uzmanlar ünlülerin yaşadığı ışıltılı hayatın, kişinin kendi kendisine zarar verdiği birtakım alışkanlıkları tetiklediğine dikkat çekiyor. Araştırmada özellikle sigara kullanımıyla bağlantılı olduğu düşünülen akciğer hastalıklarına bağlı birçok ölüm vakası tespit edildi.

Çin'de büyük yıkım!

Çin’in Siçuan eyaletinde meydana gelen depremde ölü sayısı artarken kurtarma ekipleri de enkaz altında kalanlara ulaşmaya çalışıyor.


Çin'in güneybatısındaki Siçuan eyaletinde cumartesi sabahı meydana gelen 7.0 büyüklüğündeki depremden 1,5 milyon kişinin etkilendiği tahmin ediliyor.

Yetkililer, şimdiye kadar 186 kişinin hayatını kaybettiği, yaklaşık 11 bin kişinin de yaralandığının tespit edildiğini kaydetti.

Ancak ölü ve yaralı sayısının artmasından endişe ediliyor.

Deprem bölgesinde zararın büyük olduğunu ve bazı köylerin tamamen yıkıldığını belirten yetkililer, enkaz altında da hâlâ binlerce kişinin bulunduğunu ifade etti.

Kurtarma ekiplerinin yardım çalışmaları ise güçlükle devam ediyor. Ekiplerin yıkım nedeniyle depremden yoğun olarak etkilenen bölgelere ulaşmakta zorluk çektiği, ancak çalışmalarını aralıksız sürdürdüğü belirtildi.
Depremden sağ olarak kurtulanların gıda ve su gibi acil yardım malzemeleri beklediği kaydedildi.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping yaptığı açıklamada, depremden etkilenenlerin sayısını asgaride tutabilmek için her türlü desteğin verileceğini kaydetti.
©Deutsche Welle Türkçe

19 Nisan 2013

Bitcoin'in yatırımcılar arasındaki popülaritesi artıyor


Bitcoin kullanıcılarının sayısı giderek artsa da sanal para biriminin para aklamada kullanılabileceği endişeleri sürüyor.

Bitcoin, matematiksel bir algoritmaya dayanan sanal bir para birimi ve kullanıcı sayısı giderek artıyor. Bitcoin'in kullanımında herhangi bir merkez bankası yer almıyor ve kullanım miktarı ile değeri tamamen kullanıcılar belirliyor.

Bitcoin geçtiğimiz hafta yüzde 70 civarında değer kaybetti. Kullanıcılardan biri olan 53 yaşındaki Norman Vialle, "Bitcoin, piyasaya yeni çıktığı için volatil ancak buna rağmen bir ay önceye kıyasla değeri hala çok yüksek" diye konuştu.

Araba satıcısı olan Vialle kısa süre önce ödemeler için Bitcoin kabul etmeye başladı. Müşterilerinden biri 40 bin dolar değerindeki Jeep için gelecek ay Bitcoin ile ödeme yapmayı planlıyor.

Ay başında Bitcoin'in değerinde görülen yükselişin ardından fiyatlarda görülen ani düşüş yatırımcıları sarstı. 70 dolara kadar yükselen bir Bitcoin biriminin değeri yüzde 39 değer kaybederek 50 dolara geriledi.

Javelin Strateji ve Araştırma'dan üst düzey danışman Beth Robertson, "Bitcoin'in piyasa genelinde kabul gören bir ödeme aracı olacağını sanmıyorum" diye konuştu.

Regülatörler, Western Union WU -0.12% gibi şirketlerin tabi olduğu para aklama kurallarına uymak kaydı ile ilk defa sanal para birimlerine onay verdi. Henüz bir regülasyon oluşturulmamasına rağmen Silikon Vadisi'ndeki risk sermayedarları ile web programcıları Bitcoin beklentilerini yükseltti.

İnternet üzerinden ticaret yapan kişileri maliyetleri azaltmaya odaklanmış durumda. Bu nedenle Bitcoin gibi ödeme araçlarının popülaritesi giderek artıyor. Ancak işlemlerin imzasız yapılması nedeniyle para aklamada ve uyuşturucu kaçakçılığında kullanılmasından endişe ediliyor.

The Wall Street Journal 
Haberin Tamamı İçin:
http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424127887324493704578428540856360424.html?mod=WSJTur_WSJTurkeyHome_MiddleFifthSummaries

Türkiye İsrail'den Doğal Gaz mı Alacak?


İsrail ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkiler yumuşamaya başlarken, bölgesinde enerji merkezi haline gelmek isteyen Türkiye’nin Enerji Bakanı Taner Yıldız iki ülke arasında bir doğal gaz boru hattı projesi gerçekleştirilmesinin mümkün olduğunu söyledi.


Amerika’nın Sesi İstanbul muhabiri Dorian Jones’un haberine göre, Bakan Yıldız’ın açıklaması, İsrail’in 2010 yılında Gazze’ye giden yardım gemisi Mavi Marmara’ya düzenlediği ve dokuz Türk vatandaşının ölümüne yol açan saldırı için Türkiye’den özür dilemesini izledi.

İstanbul’daki Kadir Has Üniversitesi uluslararası ilişkiler uzmanı Soli Özel, enerji işbirliğinin her iki ülkeye de yarar sağlayacağını söylüyor.

Ancak iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Mavi Marmara saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınlarının hassasiyetlerini de göz önünde bulundurmak zorunda olduğunu tekrarlıyor.

Türkiye’nin, kurbanların aileleri için İsrail’den talep ettiği tazminat konusu henüz çözülmüş değil.

İsrail hükümeti, saldırıda ölenlerin ailelerine tazminat ödeme sözü verdi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, iki tarafın da sorunu hızla çözmek istediğini vurguluyor. Arınç, tazminat ödenmesinin Türkiye’de saldırıda rol oynayan İsrailli askerlere karşı açılan davaları sona erdireceğini de söylüyor.

İsrailli ve Türk diplomatların tazminat konusunu görüşmek üzere bir araya gelmesi bekleniyor.  Görüşmeler bir kez ertelendi. Adının açıklanmasını istemeyen üst düzey bir Türk diplomat, görüşmelerin sorunu çözmesini umuyor.

Ancak Soli Özel’e göre, tazminat konusu çözülse bile, çıkmazdaki Ortadoğu barış süreci, İsrail-Türkiye ilişkilerinde sorun olmaya devam edecek. İsrail’in Filistin’i devlet olarak tanımayı kabul etmeyeceğini, iki devletli bir çözümü destekleyen Türkiye’ninse bir Filistin devleti kurulması istediğini söyleyen Özel, bu temel fikir ayrılığının giderilmesinin çok zor olduğunu düşünüyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye-İsrail ilişkilerinin tamamen normalleşmesini, İsrail’in Gazze üzerindeki ambargosunu kaldırması şartına bağlıyor.

Taraf gazetesi köşe yazarı Semih İdiz, AKP hükümetinin partinin İslami kesiminden gelebilecek eleştiriler konusunda hassas davranmak zorunda olduğunu söylüyor. İdiz, AKP içindeki İslamcı kanadın İsrail’in cezalandırılmasını istediğini vurguluyor. Ancak köşe yazarı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara-Tel Aviv arasındaki normalleşmeye destek vermesinin partisinin şahin kanadını İsrail konusunda yumuşatabileceğine inanıyor.

Uzmanlar, Türkiye ve İsrail’in enerji konusu yanında başka önemli ortak çıkarları da olduğunu söylüyor. İki ülke de Suriye’nin komşusu ve Beşar Esat yönetimine muhalefet ediyor. Ayrıca, Türkiye ve İsrail, Amerika’nın müttefiki ve Washington son yıllarda arası açılan iki müttefikin tekrar yakınlaşmasını destekliyor ve bu konuda çaba gösteriyor.(amerikaninsesi.com)

Google Glass'lara İkinci El Yasağı


Tüm dünyanın heyacanla beklediği Google'ın sihirli oyuncağı 'Google Glass' satışa çıkmadan ilginç bir iddia ortaya atıldı. Akıllı gözlüğün sahiplerine Glass'ı satmak ya da ödünç vermek yasak!

Google Glass'ın ilk prototiplerinin sahipleri bu muhteşem cihazı deneme fırsatı bulurken, çok ilginç bir yasakla da karşı karşıya geldiler. Google Glass'ın sahipleri cihazı satmaya kalkarlarsa cihaz kendi kendini devredışı bırakacak. Dahası gözlüğü ödünç vermek isteyenler de aynı durumla karşı karşıya kalacaklar. Kullanıcının adına kayıtlı olan gözlük, ancak kullanıcının kendisi kullandığında devrede olacak.

Bu durum Google Glass gibi mucize bir cihazı ticari amaçla kullanmak isteyenler için büyük bir hayal kırıklığı gibi görünse de Google cihazın ön siparişleri şimdiden patlama yaratmış durumda.


Lindsay Lohan’in Bacaklarına Ne oldu?


Bu hafta içinde Los Angeles, California’da görülen Lindsay Lohan’in bacaklarındaki çürükler dikkat çekti.

Radar Online’ın haberine göre rehabilitasyon merkezine girmesine iki hafta kalan Lindsay Lohan, Salı günü öğle sularında California, Venice Beach’te alışveriş yaptığı bir sırada objektiflere takıldı.

Kız kardeşi Ali ile birlikte bir mağazada alışveriş yaptığı görülen Lohan’in (26), bacaklarındaki büyük çürükler dikkat çekti. Fakat bu yaraların neden kaynaklandığına dair bir bilgiye ulaşılamadı.

Hafta sonunda erkek kardeşi Cody ile birlikte California, Indio’daki Coachella Müzik Festivali’ne katılan Lohan’in, hakkındaki bir davaya ilişkin yapılan bir anlaşmanın sonucu olarak 90 gün boyunca rehabilitasyon merkezinde kalmasına hükmedilmişti.


Lohan’in rehabilitasyon sürecinin 2 Mayıs’ta başlaması bekleniyor.

Lohan şu anda, vizyona girmesiyle izleyiciler arasında hayal kırıklığı yaratan “Scary Movie 5” isimli filmde izlenebilir.(TurkishNY)

Milyar Dolarlık Çift


Beyonce ve Jay-Z çifti müzik dünyasının ilk milyarder çifti oldu.

ABD’li müzisyen Beyonce Knowles ve Jay-Z çifti, müzik tarihinin ilk milyarderleri oldu.

Başarılı çift, Beyonce’nin dünya turnesi ve iki ünlü reklam firmasının reklamlarında boy göstermesiyle servetlerini büyüttü. International Business Times’ın haberine göre, Beyonce’nin ‘Mises Carter Show’ adını verdiği dünya turnesinden 116 milyon dolar kazanması bekleniyor.

31 yaşındaki Beyonce, bugüne kadar birçok markanın yüzü oldu. ‘Dreamgirls’, ‘Cadillac Records’ ve ‘The Fighting Temptations’ filmlerinde de rol alan Beyonce dünya çapında 75 milyon satan albümleriyle 17 tane Grammy ödülü kazandı. Plak şirketi, giyim markası, gece klubü ve Brooklyn Nets basketbol takımında hisseleri olan Jay-Z, dünya çapında 50 milyon albüm sattı.


2008’de evlenen çiftin Blue Ivy adında bir kız çocukları var. Çift, 2012’de Forbes tarafından ‘en çok kazanan ünlü çift’ listesine girmişti.(ntvmsnbc)


Facebook dinden soğutuyor!


Din adamları, Facebook gibi sitelerin gençleri dinden uzaklaştırdığı konusunda uyarıda bulundu.


Facebook, Twitter… Sosyal paylaşım siteleri son yıllarda gençler arasında bir hayli popüler. Filipinler Piskoposlar Konferansı'nın gençlik komisyonu ise gençlerin sosyal paylaşım sitelerine olan bu ilgisinden kaygılı. Zira kilise yetkilileri internetin “sanal dünyasına” kapılan gençlerin artık kiliseleri ziyaret etmediğinden şikayetçi.

Gençlik komisyonunun yöneticisi Kunegundo Garganta, Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinin, kilisenin inananlar için bir ilham kaynağı olma anlamı konusunda büyük bir sorun olarak öne çıktığını kaydediyor.

Filipinler merkezli düşünce kuruluşu Social Weather Stations'ın yaptığı son araştırmaya göre, kiliseleri ziyaret edenlerin sayısı bir hayli düştü. Araştırma, ankete katılan Katoliklerin sadece yüzde 36'sının ibadetlerini yerine getirdiğini ortaya koydu.

Cubao Piskoposu Honesto Ongtioco ise araştırma verilerini bilimsel olmadığı gerekçesiyle kabul etmedi. Tam
aksine ziyaretlerin arttığını savundu.

Filipinlerde halkın yüzde 80'i Katoliklerden oluşuyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Boston maratonu saldırısının iki şüphelisinden biri öldürüldü


Boston emniyet müdürü Ed Davis Boston maratonu saldırısının şüphelilerinden birinin çıkan çatışma sırasında vurulduğunu ve kaldırıldığı hastanede öldüğünü, diğer şüphelinin yakalanması içinse bölgenin didik didik arandığını kaydetti.


Davis iki şüphelinin Boston yakınlarındaki Cambridge'de bir dükkânı soymaya çalıştıklarını, ardından Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Cambrige kampüsüne gittiklerini ve burada bir polis memurunun vurularak hayatını kaybettiğini kaydetti.

Davis şüphelilerin bir otomobili durdurup, sürücüsünü rehin alarak olay mahallinden uzaklaştıklarını, ardından Watertown'da sürücüyü serbest bıraktıklarını söyledi. Emniyet müdürünün verdiği bilgiye göre burada polisle şüpheliler arasında bir silahlı çatışma yaşandı. Çatışmada yaralı ele geçirilen bir şüpheli hastanede yaşamını yitirirken, diğeri kaçmayı başardı.

Yetkililer ABD'nin Boston kenti banliyölerinden Watertown sakinlerini kapılarını kilitleyip, kimseyi içeri almamaları ve pencerelerden uzak durmaları konusunda uyardı. "Kaçak, silahlı ve tehlikeli" diyen Ed Davis "Şüphelinin buraya insan öldürmek için gelen bir terörist olduğunu düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
Washington Post gazetesi şüphelilerin 19 ve 20 yaşlarında iki kardeş olduğunu belirtirken NBC televizyonu kardeşlerin Çeçenistan kökenli olduklarını kaydetti. İkilinin bundan en az iki yıl önce yasal yollarla ABD'ye göç ettikleri belirtiliyor.


'Türkiye ile bir ilgileri yok'
Türkiye İçişleri Bakanı Muammer Güler, zanlıların 2003 yılında Türkiye'de 10 gün kaldıklarını ancak Türkiye ile başka hiçbir bağlantılarının bulunmadığını söyledi. Güler ayrıca, zanlılara ilişkin tüm verilerin FBI ile paylaşıldığını kaydetti.

Yaşanan gelişmeler öncesinde Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ABD'nin Boston kentindeki maratona düzenlenen bombalı saldırıyla ilişkisi olduğu düşünülen iki şüphelinin izleme kameralarından elde edilen fotoğraf ve görüntülerini yayınlayarak halktan yardım istemişti. Boston saldırısının nedeni ise henüz kesinlik kazanmadı.

Öte yandan şüphelilerin saldırılar sırasında kullandığı düşünülen otomobilin Boston civarında tespit edildiği bildirildi.

©Deutsche Welle Türkçe

Üç yeni okyanus gezegen


NASA’nın ‘gezegen avcısı’ Kepler teleskopu, Güneş Sistemi dışında üç Dünya benzeri gezegen keşfetti. Bilim insanları tarafından dün yapılan açıklamada, gezegenlerin yaşama olanak veren şartlara sahip olabileceği, hatta bugüne kadar keşfedilen ‘en Dünya benzeri’ gezegenin de bulunmuş olabileceği ifade edildi. Büyük miktarda su bulundurduğu düşünülen gezegenlerde yaşamın ne seviyede olabileceği merak konusu.


Astromi dünyası, Kepler teleskopu tarafından keşfedilen yeni bir yıldız sisteminin heyecanını yaşıyor. Kepler-62 adı verilen yıldız sistemindeki üç gezegen, yıldızlarına olan konumları ve Dünya’ya olan benzerlikleriyle Dünya dışı yaşam olasılığı için de potansiyel içeriyor.

Space.com’un haberine göre, keşfedilen üç gezegenden en dikkat çekici olan, Dünya’dan 1.4 kat daha büyük olan Kepler-62f. Bu gezegenin komşusu ise Dünya’dan 1.6 kat büyük olan Kepler-62e. Bu iki gezegen, Güneş’ten biraz daha küçük ve sönük olan yıldızlarının ‘yaşanabilir alanı’ içinde yer alıyor. Bu alan, gezegenlerin su bulundurmalarını sağlayacak sıcaklıkta olmalarını sağlayan, yıldızlarından olan mesafeyi kapsyıyor.

Kepler görevinde yer alan Bill borucki, NASA’nın Ames Araştırma Merkezi’nde yaptığı açıklamada, ‘Kepler-62 yıldız sisteminde beş gezegen bulunduğunu, Kepler-62e ve 62f’nin yaşam için en büyük potansiyeli taşıdığını’ belirtti.

ÜÇÜNCÜ BİR DÜNYA DA OLABİLİR
Kepler-62 yıldız sisteminde bulunan 62e ve 62f’nin dışında, bir başka yıldız sisteminde yaşam potansiyeli bulunan diğer bir gezegen daha tespit edildi.

Dünya’dan 1.7 kat daha büyük olan Kepler-69c, ‘bugüne kadar bir yıldızın yaşanabilir bölgesinde bulunan en küçük gezegen’ olarak tanımlandı. Gökbilimciler, 69c’nin, ‘en Dünya benzeri’ gezegen olabileceğini belirtti.

Kepler, Ocak ayında Dünya’dan 0.75 astronomik birim (AU) uzaklıkta, Dünya’dan 1.5 kat büyük bir süper-Dünya olan KOI 172.02 gezegenini keşfetmiş ve ‘en dünya benzeri gezegenin keşfedilmiş olabileceği’ ifade edilmişti.

Ancak Kepler-69 yıldızının Güneş’e benzerliği ve yıldızına konumu sebebiyle, Kepler-69c bu unvanı alabilir.

Space.com’a konuşan Borucki, “Güneş benzeri bir yıldızın yörüngesinde yer alan Dünya benzeri bir gezegen bulmaya çok yakınız” dedi.

Genel olarak, Kepler teleskopu, Kepler-62 yıldız sisteminde 5, Kepler-69 yıldız sisteminde 2 yeni gezegen keşfetti.



SU DÜNYASI MI?
NASA, Kepler-62 yıldız sisteminde yer alan üç gezegenin süper-Dünya (Dünya’dan biraz daha büyük olan yaşam potansiyeli bulunduran gezegenler) olmalarının yanı sıra, ‘okyanuslarla kaplı olabileceklerini’ de belirtti.

Gezegenlerin keşfi, dün NASA’nın düzenlediği basın konferansında açıklanandı.  Borucki tarafından hazırlanan Kepler-62 hakkındaki Science dergisinde yer alırken, Kepler-69 yıldız sistemi hakkında çalışma yapan  Bay Area Çevresel Araştırma Enstitüsü’nden Thomas Barclay’in makalesi de The Astrophysical Journal dergisinde yayımlandı.

YAŞAM NE DÜZEYDE?
Kepler-62’de yer alan 5 gezegen, Dünya’dan yaklaşık 1.200 ışık yılı uzaklıktaki Çalgı (Lyra) takımyıldızında yer alıyor. Gezegenlerin büyüklükleri Dünya’ya oranla 0.54 ile 1.95 kat arasında değişiyor. Kepler-62e ve f yaşam potansiyeli taşırken, diğer üç gezegen yıldızlarına çok yakında bulundukları için yaşam bulundurabilmek adına çok sıcak bir yüzeye sahipler.

Kepler 62e ve f’de bir yıl sırasıyla 122 ve 267 günde tamamlanıyor. Kepler-62 yıldızı, Güneş’in sadece yüzde 20’si kadar parlak olsa da, yakınlıkları sayesinde 62e ve f’ye yeterli güneş ışığını ulaştırıyor.

Max Planck Astronomi Enstitüsü ve Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden Lisa Kaltenegger, yer aldığı çalışma hakkında, “Bu gezegenlerde yaşam olabilir, ancak bizimki gibi teknolojiye sahip olabilirler mi? Kepler 62e ve f’de yaşam suyun altında ve metallere, elektriğe ve metalurjiye erşimin çok zor olduğu bir halde olurdu” ifadesini kullandı.


Kaltenegger, “Yine de, bu gezegenler turuncu bir yıldızın etrafında dönen güzel gök cisimleri ve burdaki hayatın teknolojiye erişme isteğini görmek sürpriz verici olurdu” dedi.

Kepler-62e’nin, f’den daha sıcak olduğu düşünülürken, 62f’nin okyanuslarında donma yaşanmaması için bir sera etkisine ihtiyaç duyabileceği ifade edildi.

Araştırma ekibinde yer alan Harvard Üniversitesi’nden Dimitar Sasselov, “Kepler-62e çok bulutlu bir gökyüzüne sahip olabilir. Kutup bölgelerine kadar uzanan bu bulutlar sıcak ve nemli olmalı... Kepler-62f ise daha soğuk olmalı, yine de yaşama olanak verebilir” dedi.

Kepler-69c ise Dünya’dan yaklaşık 2.700 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor.


GEZEGEN AVLAMAYA DEVAM
‘Gezegen avcısı’ olarak adlandırılan 600 milyon dolar değerindeki Kepler teleskopu, Mart 2009’dan bu yana birçok önemli keşfe imza attı. Yıldızlarının önünden geçerlerken oluşturdukları küçük lekeden gezegenleri tespit eden Kepler, faaliyete geçtiği günden bu yana yaşam olasılığı sunabilecek 2.700’den fazla gezegen tespit etti.

Gök bilimciler, Kepler’in tespitlerinden bugüne kadar sadece 120 gezegenin varlığını teyit edebilmiş olsa da, toplam rakamın yüzde 90’ının yaşam potansiyeli bulunan gezegenlere işaret ettiğini düşünüyor.

Borucki, ‘Dünya’nın gerçek bir ikizini henüz bulamış olsalar da buna yaklaştıklatını, Kepler-69c’nin buna çok iyi bir örnek olduğunu’ söyledi.

Borucki, “Dünya’nın ikizini bulmak yolunca çok iyi bir ilerleme kaydediyoruz... Elimizde birçok güçlü aday var” dedi.(ntvmsnbc)


18 Nisan 2013

Rihanna Hamile mi?


Rihanna’nın (25), “Diamonds World Tour” isimli konser turu kapsamındaki dört konserini iptal etmesi ve çok defa doktora giderken görülmesi, şarkıcının hamile olduğu yönünde söylentilere yol açtı.

Hollywood Life’ın haberine göre Rihanna’nın temsilcileri, şarkıcının grip ve larenjitten muzdarip olduğunu söylüyorlar.

İlk etapta 10 Mart tarihindeki Boston konserini ve 12 Mart tarihindeki Baltimore konserini iptal eden Rihanna, yakın zamanda da 15 Nisan tarihindeki Houston ve 16 Nisan tarihindeki Dallas konserlerini iptal etti.

Rihanna’nın arkadaşları şarkıcının, hayranlarını hayal kırıklığına uğrattığından dolayı çok üzgün olduğunu söylüyorlar.


Rihanna’nın , erkek arkadaşı Chris Brown’dan (23) bir bebeği olacağı yönünde çıkan söylentilere ilişkin Hollywood Life’a konuşan şarkıcının yakın bir arkadaşı, Rihanna’nın hamile olmadığını, sadece çok hasta olduğunu söyleyerek hamilelik söylentilerini yalanladı.(TurkishNY.com )

Justin Bieber Türkiye Konserinin Detayları


Justin Bieber İstanbul Türkiye konseri hakkında her şey burada.

Özellikle genç kızların yıllardır bir hayal olarak dillendirdiği konser gerçek oluyor.

Justin Bieber 2 Mayıs 2013'te İstanbul'da!

BIEBER FIRTINASI İSTANBUL'DA!

"Believe" turnesi kapsamında 2 Mayıs 2013 günü İTÜ Stadyumu'nda konser verecek olan Justin Bieber dünya çapında 15 milyonun üzerinde albüm satışı ile 2 yıldan fazla zamandır pop kültürüne ve sosyal medyanın yeni yüzü olarak hükmetmektedir. 43 milyondan fazla Facebook hayranı, 22 milyondan fazla Twitter takipçisi ve 2,9 milyardan fazla YouTube görüntülemesi olan Justin Bieber – tüm zamanların en popüler YouTube sanatçısı olup, 2012 Billboard Müzik Ödülleri'nde Yılın Sosyal Sanatçısı seçildi.

Konseri seyretmek için satışa sunulacak olan biletlerin yanı sıra, Justin Bieber ile tanışma ve fotoğraf çektirme olanakları da VIP paketleri ile satışa sunulacak. http://www.biletix.com/etkinlik/PLJB1/ISTANBUL/tr


JUSTIN BIEBER'İN KULİS İSTEKLERİ

Mayıs ayında İstanbul'u sallamaya hazırlanan 19'luk pop yıldızı Justin Bieber, kulis listesi dudak uçuklattı.

Dünyanın en ünlü genç popçusunun kulis istekleri belli oldu. Garanti Bonus sponsorluğunda Purple Concerts organizasyonuyla 2 Mayıs'ta İTÜ Stadyumu'nda hayranlarının karşısına çıkacak olan Justin Bieber; boy aynasından oturma grubuna, diyet koladan, profesyonel ütücü ve ekipmanına kadar birçok ekstra da bulundu. Konserden bir gece sonrası Dubai'ye uçacak olan Bieber; Kuzey Amerika, Avrupa, Afrika ve Asya'yı kapsayan turnesinde toplam 124 defa sahneye çıkacak.

HER ODAYA İKİ ANAHTAR

19 yaşındaki Justin Bieber'ın odasında mutlaka bulunması gereken şeyler maddeler halinde sıralandı. En üst sırada "Oda içerisinde mutlaka özel bir banyo" isteği yer aldı. Bieber ve 30 kişilik ekibinin kalacağı odalar için 2 anahtar istendi ve bir tanesinin beraberlerinde gelecek tur direktörüne teslim edilmesi gerektiği belirtildi.

ALERJİ FLİTRELİ KLİMA

Odalardakİ sıcaklığın önemine de dikkat çeken popçunun asistanları, 20-23.5 derece arasında olması gereken odalarda mutlaka alerji filtreli klimaların kullanılması notunu düştü. Listede göze çarpan bir diğer detay ise genç şarkıcının kalacağı odanın, otele gelmeden 1 saat önce son kez temizlenmesi isteği oldu.

TUVALET KAĞIDI STOKLAYIN

- 1 boy aynası
- 1 büyük kanepe
- 2 tane katlanabilir masa
- 8 tane sandalye
- Tüm masalara beyaz örtü serilmeli
- Tüm bardak ve tabaklar birinci sınıf kalite olmalı
- Çatal ve bıçaklar gümüş olmalı
- El sabunu, kağıt havlu, tuvalet kâğıdı stoklu olarak bulundurulmalı
- Tüm yiyecekler taze ve streç filmle korunmalı. Mayonez gibi ısı özelliği olan yiyecekler ona göre muhafaza edilmeli
- 12'li vitamin içeceği
- 12'li cam şişede su
- Çay çeşitleri
- Meyve tabağı
- Sebze tabağı
- 1 büyük sweedish fish şekerleme
- 2 kavanoz bal
- 4 taze limon
- 1 paket patates cipsi
- 1 kavanoz karışık çerez
- 2 tane dilimlenmiş beyaz ekmek
- 2 tane dilimlenmiş kepek ekmek
- 10 tane beyaz havlu
- 1 vicks buhar makinesi
- Purel antibakteriyal sabun

30 KİŞİLİK EKİBE AYRI LİSTE

- 2 adet katlanabilir masa
- 6 standart sandalye
- 1 buhar makinesi
- 1 ütü ve ütü masası
- 2 kasa su
- 2 kasa kola
- 2 kasa diyet kola

Boston’daki Saldırı Sonrası ABD’eki Müslümanlar Gergin


Boston Maratonu bombalama eylemlerine ilişkin soruşturma devam ederken, Amerikalı Müslümanlar da olaya ilişkin İslami bir bağlantının çıkması halinde, kendilerine yönelik ırksal profillemenin ve nefret saldırılarının artacağından endişe ediyorlar.

Soruşturma görevlileri halen saldırıların kim ya da kimler tarafından ya da ne amaçla işlendiğini bilmediklerini söylüyorlar.

Fakat yetkililerden gelen bu yöndeki açıklamalara rağmen en az iki haber kaynağı, Suudi kökenli bir adamın şüpheli olarak gözaltına alındığına dair haber yaptı.

Guardian’ın haberine göre Amerikan Müslüman İlişkileri Konseyi’nin (CAIR) New York kolunun yönetici müdürü Muneer Awad konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Amerikalıların ABD’de yaşanan her türlü terör eyleminin bir Müslüman tarafından işlendiğini varsayma yönünde şartlanmış olduklarını belirtti.

Suudi kökenli birinin şüpheli olduğu yönündeki haberlere işte bu sebeple kolayca inanıldığını belirten Awad, ayrıca Müslümanların yaşadığı endişenin yeni bir şey olmadığını, bu durumun 11 Eylül saldırılarından bu yana var olduğunu söyledi.

Awad konuşması sırasında, muhafazakar bir köşe yazarı olan Erik Rush’ın saldırılar sonrası Twitter hesabı üzerinden “Müslümanlar kötüdür. Haydi hepsini öldürelim” yazmasına atıfta bulundu. Rush, Twitter’da tepkilere neden olan bu açıklamasını, sonrasında sadece kinaye yaptığını söyleyerek savundu.

ABD’de, Müslüman ve Araplara karşı işlenen nefret suçları 11 Eylül saldırılarından sonra önemli ölçüde artış kaydetti.

Brennan Center for Justice isimli oluşumun özgürlük ve ulusal güvenlik programı direktör yardımcısı Faiza Patel, FBI verilerinin Müslümanların diğer vatandaşlara göre nefret suçlarına hedef olmalarının üç kat daha fazla muhtemel olduğunu gösterdiğini belirtti.

Institute for Social Policy and Understanding isimli enstitüden Sahar Aziz, hükümetin Boston saldırıları sonrasında temkinli davrandığını belirtti.

Aynı zamanda Texas Wesleyan hukuk fakültesinde doçent doktor olan Aziz, geçtiğimiz dönemlerde yaşanan olaylara kıyasla hükümetin bildiklerini kamuoyuyla paylaşmada temkinli davrandığını fakat bunun yanı sıra ABD’nin, insanların günah keçisi durumuna düşürülmesine karşı önlem alması gerektiğini belirtti.

Müslümanlar için asıl sorununun, şüphelinin gerçekten Müslüman biri çıkması halinde ne olacağı olduğunu söyleyen Aziz, Amerikalıların suçun suçluyla aynı inancı paylaşan diğer kişilere yüklenmemesi gerektiğini düşüneceklerini ümit ettiklerini belirtti.(TurkishNY.com)

ABD'de korku değil öfke hakim!


Boston Maratonu bombalama eylemlerine ilişkin yapılan bir anket çalışmasının sonuçlarında, olayın Amerikan halkı arasında korkudan daha çok öfkeye neden olduğu ortaya konuldu.

Boston Maratonu saldırılarının hemen ardından, Fox News tarafından ülke çapında yapılan anket dahilinde bombalama eylemlerine dair ne hissettikleri sorulan Amerikalıların, yüzde 58’i kızgın olduğunu söylerken, yüzde 27’lik bir kesim de endişeli olduğunu dile getirdi.

Pazartesi günü Boston Maratonu’nun bitiş çizgisinde yaşanan iki patlama sonucunda 176 kişi yaralanırken, üç kişi de hayatını kaybetti.


Salı günü, yetkililerin gözaltında herhangi bir şüphelinin olmadığını söylemelerine rağmen, anket katılımcılarının yüzde 79’u hükümetin eylemlerin sorumlusunu/sorumlularını yakalayacağından emin olduğunu belirtti. Söz konusu oranın yüzde 41’i sorumlu/sorumluların yakalanacağından “çok emin” olduğunu belirtirken, yüzde 38’i de “biraz emin” olduğunu belirtti.


Katılımcıların yüzde 62’si bombalama eylemlerinin arkasında, Amerika’da yetişmiş teröristler olduğunu düşünürken, yüzde 20’si ise saldırıların ardında Müslüman teröristler olduğunu düşünüyor. Yüzde 19’luk bir kesim ise kararsız kaldı.

Katılımcıların yüzde 34’ü bulundukları yerde bir terör saldırısı yaşanacağına dair endişeli olduklarını belirtirken, yüzde 65’i ise bu yönde bir endişe duymadığını belirtti.

Bir saldırı yaşanması halinde, katılımcıların yüzde 69’u bölge yetkililerinin bir terör saldırısıyla başa çıkabilme yönünde hazır olduklarını düşünüyor. Söz konusu oranın, 2006 yılındaki bir ankette ortaya konulan yüzde 47’lik oranın ve 2002 yılındaki bir ankette ortaya konulan yüzde 58’lik oranın üzerinde olduğu görülüyor.

Katılımcıların yüzde 81’i, bombalama eylemlerinin günlük hayatlarını yaşayış şekillerini değiştirmeyeceğini söylerken, yüzde 18’lik bir kesim ise aksi yönde görüş belirtti.


Anket çalışması ayrıca, Boston Maratonu bombalama eylemlerine ilişkin haberlere ABD çapında büyük ilgi olduğunu gösterdi. Katılımcıların yüzde 80’i bu haberleri “çok” ya da “biraz” takip ettiğini söyledi. Bu oran ABD’nin Kuzeydoğu kesiminde ise yüzde 87’yi buldu.

16 Nisan tarihinde, Anderson Robbins Research ve Shaw & Company Research isimli araştırma şirketleri ortaklığında yürütülen Fox News anketi, ABD çapındaki kayıtlı seçmenler arasından rastgele seçilen 619 kişiyle, sabit hat ve cep telefonları aracılığıyla yapılan görüşmelere dayanıyor.(TurkishNY.com)

İnanılmaz hikaye! 2 saatte 68 dolar harcayarak bir internet ünlüsü icat etti


Santiago Swallow adını hiç duydunuz mu? Kendisi, kimsenin adını bile duymadığı gelmiş geçmiş en ünlü ‘kişi’.

Twitter profilindeki tam bir Hollywood yakışıklısı gibi göründüğü fotoğrafının yanında Twitter’ın en prestijli işareti olan ‘tescil edilmiş hesap mavisi’ var. 10 binlerce takipçisine gönderilmiş, ‘kilo kaybetmeden önce umut kazanın’ , ‘yazmak sonsuza kadar yaşamak demek’ gibi sakız kağıdı öğütlerini andıran Twitler…


Wikipedia’daki başlığındaki bilgiler de başdöndürücü. Bir bakıyorsunuz, TED konferanslarında ‘internet çağında kendini yeniden tahayyül etmek’ türünden konuşmalar yapan aranan bir konuşmacı ve düşünür, bir bakıyorsunuz Austin’in yıllık geleneksel sanat teknoloji ve müzik etkinliği South By Southwest (SXSW) festivalinin katılımcılarından. Wikipedia’ya göre Swallow, Meksika doğumlu, Amerikalı motvasyon konuşmacısı, danışman, eğitimci, yazar. Bazı görüşleri tartışmalar bile yaratmış. Düşünceleri resmi web sitesine göre bu sene sonunda yayınlanacak ‘’Self: Imaginary Identities in the Age of The Internet’’ kitabında yer alacakmış.

Yaşadığı 48 saat boyunca bu derece etkileyici bir profile sahip bu ünlü insan hakkında bilinmeyen tek şey ise aslında uydurma bir karakter olduğu. Kevin Ashton QZ’de Santiago Swallow’u 14 Nisan Pazar günü kendisinin yarattığını açıkladıktan birkaç saat sonra önce Twitter sonra da Wikipedia’ki hesap ve başlığı silindi. Ne TED konuşmacısı ne Austin festivaline katıldı ne de yayınlanmaya hazır bir kitabı var.

Ashton bu kadar ünlü bir karakteri yaratmasının 14 Nisan 2013 Pazar günü 2 saatine ve sadece 68 dolara mal olduğunu yazdı. Alonzo Arbuckle, Leon Ling, Phil Portlock ve Judson Jackman gibi isimler arasından Santiago Swallow da karar kılan Ashton daha sonra Twitter hesabı için bir Gmail hesabı açtı. Daha sonra da internetin ‘herşey 1 liraya’ dükkanı gibi olan fiverr.com’a girerek, Twitter takipçilerini satanları aradı. Santiago’ya, 90 bin takipçiyi 50 dolar ödeyerek satın aldı. Ardından, Google görsellerinde bulduğu 3 resmi karıştırarak bir fotoğraf üretti.

Peki ya ‘mavi onay’ işareti? Profilde fotoğrafın da yer aldığı arka plan fotoğrafına, tam isminin yanına gelecek şekilde bir mavi onay işareti fotoğrafı yerleştirmekle elde edildi. Zaten 90 bin takipçiyi gören mavi işarete dikkatle bakmıyordu artık.

Twitlerini ise kullanıcı adına otomatik Twit atan veya Retweet yapan TweetAdder’dan yararlandı.

Son olarak ise Santiago’nun Wikipedia başlığını açarak uydurma hikayesini yazdı. Biyografiyi yazarken Peter Drucker’ın biyografisinden yararlanmış. WordPress’te açılan resmi web sitesi ise 18 dolara mal olmuş.

Ashton, böyle bir karakter yaratarak, böyle karakterler ve sahte takipçiler yaratarak kendisinin piyasa değerini artıran ‘gerçek ünlülere’ dikkat çekmek istediğini belirtiyor. Sosyal medyada muteberliğin popülarite ile çok kolay karıştırıldığını vurguluyor. On binlerce takipçi çok rahatlıkla bir başarı ve iyi şöhret değeri olarak görülebiliyor. Yelp gibi bir sitede birkaç yüz ‘süper restoran tavsiye ederim’ yorumu, restoranınızın kapısında sıra oluşmasına yol açabiliyor. Bir kişiyi daha iyi tanımak için ilk önce Google’a girmenin refleks haline geldiği günümüzde, kendine internette sevgili arayanlar, iş arayanlar, müşteriler bu yola çok başvuruyor.

Lady Gaga, Justin Bieber ve Barack Obama’nın takipçilerinin önemli kısmının sahte olduğu yakın zamanlarda art arda medyaya yansıdı. Twitter’da en çok takip edilen 20 kişinin takipçilerinin sadece ortalama yüzde 28’inin gerçek insanlar olduğu tahmin ediliyor. Geri kalan hesaplar ya sahte ya da artık faal olmayan hesaplar.(amerikabulteni.com)

Amerikan medyası: Türkiye ile Kürdistan arasında gizli petrol antlaşması imzalandı!


Amerikan medyası, Türkiye ile Irak Kürdistan yönetimi arasında büyük çaplı gizli bir petrol antlaşması imzaladığını ve bu antlaşmanın Ortadoğu’daki dengeleri sarsabileceğini iddia etti. Bloomberg News’in iki ayrı kaynağa dayandırdığı haberine göre antlaşma geçen ay Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Irak Kürdistan bölgesel yönetimi başbakanı Naçirvan Barzani ile Başbakan Erdoğan arasında imzalandı.

Bloomberg, Kürdistan yönetiminin, Bağdat’ı by-pass ederek doğrudan  Türkiye’ye petrol ihrac edeceği antlaşmanın, ”Irak’ın birliğini ve egemenlik haklarının ciddi ihlali anlamına gelebileceğini” kaydetti. Antlaşma kapsamında, Türkiye’nin, Exxon Mobil kontrolündeki petrol imtiyazlarında yerel yönetimin hissesini de satın almış olabileceği de iddialar arasında. Amerikan medyası, ‘’Erdoğan, Kürdistan’a bağımsız bir finans kanalı açarak kendi Kürt nüfusuna yönelik açılımına da yeni bir boyut getirdi. Erdoğan’ın hareketinin kişisel bir boyutu da var. Güçlü bir başkanlık sistemi tesis etmek için yapılacak anayasa referandumunda Türkiye’deki Kürtlerin oyunu almak istiyor’’ yorumu yapıyor. Irak Kürdistan bölgesi, bu yıl günlük 250 bin varil petrol ihracı hedefini 10 yıl içinde günde 2 milyon varile çıkarmayı hedefliyor. Ajans yorumuna göre, 2011 yılında petrol ve doğalgaz ithalatına 59 milyar dolar harcayan Türkiye ise bu yolla enerji ithalat faturasını kısmayı düşünüyor(amerikabulteni.com)

Gülen ve Öcalan Time listesinde


Amerikan Time dergisi 2013 yılının en etkili 100 kişisini açıkladı. Time'ın geleneksel "2013'ün en etkili 100 ismi" listesinden Türkiye'den iki isim var.


Amerikan Time dergisinin geleneksel "2013'ün en etkili 100 ismi" listesine Türkiye'den Fethullah Gülen ve PKK lideri Abdullah Öcalan yer aldı.

Time dergisinin 5 kategoriye ayırdığı listeye Fethullah Gülen ve Abdullah Öcalan en etkili liderler bölümünde girdi.

Fethullah Gülen'i dünyanın en etkili din adamları arasında gösteren Time dergisi, Gülen taraftarlarının 140 ülkede okulları bulunduğunu yazdı.

71 yaşındaki Gülen'in ABD'nin Pennsylvania eyaletinde inziva hayatı yaşadığı, hoşgörü mesajlarının tüm dünyada takdir toplandığı belirtildi.

ÖCALAN'I TANITAN YAZI GERRY ADAMS'TAN 
Time'ın listesinde Öcalan'ı tanıtan metin ise Kuzey İrlanda'da İngiltere ile barış masasına oturan Sinn Fein lideri Gerry Adams kaleme aldı.

Kuzey İrlanda ile İngiltere'nin 15 yıl önce barıştığını hatırlatan Gerry Adams, Öcalan'ın bu süreyi cezaevinde geçirdiğini belirtti. Kuzey İrlandalı lider Adams, Türiye'den Öcalan'ı bir an önce serbest bırakmasını da talep etti.

LİSTEDE KUZEY KORE LİDERİ DE VAR 
Time dergisinin "2013'ün en etkili 100 ismi" listesine Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, Meksika Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, Papa Francis ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping de girmeyi başardı.(ntvmsnbc)

Büyük Piramit'e kireçtaşı taşıdım


Arkeologlar, antik Mısır’ın en eski ve büyük limanını ortaya çıkardı. Limanın, dünyanın yedi harikasından biri olan Büyük Piramit’i inşa ettirdiğine inanılan Firavun Khufu’nun döneminde inşa edildiği belirtildi. Liman bölgesinde bulunan papirüslerde, Büyük Piramit’in inşasında çalışan bir Eski Krallık yetkilisinin günlüğü bulundu. Yetkili, notlarında piramit inşası için kireç taşı taşıdığını anlatmış.


Mısır’ın 4.500 yıl önce kurduğu ticaret yollarıyla dünyanın en büyük uygarlıklarından biri olmasını sağlayan liman, Kızıl Deniz’de ortaya çıkarıldı.

Keşfin başını çeken araştırmacı ekibinde yer alan Paris-Sorbonne Üniversitesi’nden Pierre Tallet, Vadi el Carf bölgesinde bulunan limanın, bilinen en eski liman yapısında 1000 yıl öncesinde inşa edildiğini belirtti.

Discovery News’e konuşan Mısırbilimci Tallet, antik Mısır uygarlığının bakır ve diğer mineralleri Akdeniz’in diğer medeniyetlerine ulaştırarak büyük bir zenginliğe ulaştığına dikkat çekti.

Süveyş Kanalı’nın yaklaşık 180 km güneyinde bulunan liman, Fransa Arkeolojik Çalışmaları Enstitüsü’ne bağlı çalışan Fransız ve Mısırlı araştırmacılar tarafından ortaya çıkarıldı.



“BÜYÜK PİRAMİT’E TAŞ TAŞIDIM”

NBCNews’in haberine göre, liman benzeri kalıntıların yanı sıra, taştan oyulmuş 100’e yakın çapa, halat ve çömlek ile kavanoz parçaları bulundu. Taştan çapaların üzerinde, ait oldukları gemilerin isimlerinin yazdığı dikkat çekti.

Tallet, kalıntılardan 10 tane de çok iyi korunmuş papirüs bulduklarını belirtti. Mısır Antika Bakanı Muhammed İbrahim, Vadi el Carf’ta Mısır’ın en eski yazılı papirusları bulduklarını belirtti. Bulunan toplam 40 papirüsün, Firavun Khufu’nun hükümdarlığının 27’inci yılında Mısırlıların günlük yaşamlarına ait bilgiler içerdiği ifade edildi.

Papirüslerden elde edilen en ilginç bilgi, Merrer adındaki bir liman yetkilisinin notlarında ortaya çıktı.

Tallet, Discovery News’e yaptığı açıklamada, “Nil Nehri bölgesinden getirilen Tura kireçtaşı için sıkça taş ocağına yaptığı yolculuklardan bahsetmiş” dedi.

Tallet, “Dört sayfası bulunan günlük, Büyük Piramit’in nasıl inşa edildiğine dair yeni bilgiler sunmasa da, piramidin inşasının iç yüzünü ortaya koyuyor” dedi. Bir diğer papirusta, Firavun Khufu’nun (Keops piramidiyle aynı isimle de anılır) başta bira ve ekmek olmak üzere gıda üzerinde yarattığı büroksiden, yemeklerin liman işçilerine nasıl dağıtıldığından bahsedildiği belirtildi.(ntvmsnbc)

Vadi el Carf'taki bulunan limanın kalıntılarına ait bir kare. Fotoğraf: Pierre Tallet

17 Nisan 2013

Son Dakika! Boston saldırılarının sanığı tespit edildi, tutuklandı!

Kimliğini açıklamayan bir yetkilinin CNN'e; patlamalardan birinin olduğu bölgeye bir çanta bırakarak olay yerinden uzaklaşan bir şüpheli tespit edildiğini söyledi.

CNN şahısın tutklandığını bildirdi.

Kaynak:http://edition.cnn.com/2013/04/17/us/boston-blasts/index.html?hpt=hp_t1

WhatsApp Twitter’ı Geçti


Son dönemin trendi olan mobil mesajlaşma uygulamaları arasında erken yola çıkmanın verdiği avantajı da kullanarak en ön sırada yer alan WhatsApp oldukça etkileyici kullanıcı rakamlarına ulaştı. AllthingsD etkinliğinde konuşan WhatsApp CEO’su Jan Koum uygulamaya ait çarpıcı rakamları katılımcılar ile paylaştı.

Koum’un açıkladığı rakamlara göre WhatsApp’ın aylık aktif kullanıcı sayısı Twitter’dan fazla. Koum aktif kullanıcı sayısı hakkında net bir bilgi paylaşmasa da şirketin 200 milyonu geçtiği tahmin ediliyor.

Koum etkinlikte ayrıca Whatsapp’ın günlük 8 milyar inbound ve 12 milyar outbound mesaj ortalamasına ulaştığını açıkladı.

Twitter Aralık ayında aylık 200 milyon aktif kullanıcıya ulaştığını duyurmuştu. Bu sebeple WhatsApp’ın aylık aktif kullanıcı sayısının 200 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bunun yanında Whatsapp Ocak ayında inbound mesajların 7 milyara ulaştığını duyurmuştu ki üç aylık süreçte yaşanan milyarın üzerineki artış uygulamanın yükselişini gözler önüne seriyor.

Whatsapp’ın hızlı yükselişinin ardında yatan en önemli etken son dönemde mobil internetin ucuzlaması ve yaygınlaşması sonrasında mesajlaşma uygulamalarının SMS’in yerini almış olması. Özellikle gençler artık 24 saat online olan arkadaşlarına SMS yerine Whatsapp veya diğer uygulamalardan mesaj göndermeyi tercih ediyorlar.

WhatsApp’ın bu başarısı teknoloji üreticisi firmaların da ilgisini çekiyor. Geçtiğimiz yılın sonunda Facebook uygulamayı satın almak için girişimlerde bulunmuş ancak başarısız olmuştu. Google da yakın dönemde WhatsApp için yaptığı 1 milyar dolarlık tekliften eli boş dönmüştü.(sosyalmedya.co)

Milyarderler daha mı zeki?


ABD’de yayımlanan bir araştırma beyin gücü, başarı ve zenginlik arasında güçlü bir bağ olduğunu ortaya koydu.

ABD’deki Duke Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma, beyin gücü, başarı ve zenginlik arasında güçlü bir bağ olduğunu ortaya çıkardı.

Duke Üniversitesi deneyimli hocalar ve danışmanlar arasında zeka kullanımına yönelik testler hazırladı ve ülkenin önde gelenlerini bu teste göre değerlendirildi.

Çalışmaya göre, ülkedeki milyarderlerin yüzde 45’lik bir bölümü idrak yeteneği en yüksek olan yüzde 1’lik kesim içinde yer alıyor.

ABD’li senatörler ve savcılar ise en zeki kesimin yüzde 41’ini oluşturuyor.

ABD Temsilciler Meclisi üyeleri ise en zeki kesimin yüzde 21’ine denk geliyor.

Çalışmaya göre milyarderler arasında beyingücü kullanımı değişebiliyor.

TEKNOLOJİ YATIRIMCILARI DAHA ZEKİ

Servetlerini yatırım ve teknoloji sayesinde yapanlar en zeki kesimin yüzde 63’ünü oluşturuyor.

Servetlerini moda, perakende, gıda ya da içecek sektörlerindeki yatırımlarla yapanlar ise diğer milyarderlere göre daha az zeki. Bu kesim, en zeki insanların yüzde 25’ini oluşturuyor.

CNBC-e

Obama'ya Gönderilen Mektupta 'Şüpheli Madde' !


Başkan Barack Obama’ya gönderilen bir mektupta “şüpheli madde” bulunduğu açıklandı.

Başkan’ın korunmasıyla görevli Gizli Servis tarafından yapılan açıklamada, mektubun Beyaz Saray dışında tüm postaların ayrıntılı bir şekilde tarandığı tesiste fark edildiği bildirildi.

Dün de Mississippi eyaleti Cumhuriyetçi Parti senatörü Roger Wicker’a gönderilen bir mektupta öldürücü risin zehrine rastlanmıştı.


Federal Soruşturma Dairesi (FBI) ilk testlerde tutarsız sonuçlara rastlanacağını, bundan dolayı da testlerin devam etmesinin gerekli olduğunu açıkladı. Amerikan Kongresi’nin güvenliğinden sorumlu polis birimi de ayrı test yürütüyor.

Şüpheli mektup korkusu, Kongre binası ve senatörlerin bürolarının bulunduğu iki binanın tahliye edilmesine yol açtı.

Senatör Wicker’a gönderilen zarfta yapılan üç ayrı analizde zehirli risin maddesine rastlandı. Zarfın, Tennesse eyaletinde bağlı Memphis kentinden postalandığı bildirildi. Memphis, Senatör Roger Wicker’ın eyaleti Mississippi sınırında bulunuyor.
Kongre polisi soruşturmasını FBI ile birlikte yürüttüğünü açıkladı.

Risin en son Senato’nun postaların denetlendiği bürosunda çıkmış, Senatörlerin bürolarının bulunduğu iki bina yine tahliye edilmişti.

Çok kuvvetli bir doğal zehir olan risinin tek damlası yetişkin bir insanı öldürmeye yetebiliyor.

Olaylar 11 Eylül 2001’deki terör saldırılarının ardından postanelere, gazetelere Kongre üyelerine ve gazetelere gönderilen “şarbonlu mektup” olaylarını hatırlattı. Şarbonlu zarflarla temas eden beş kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi de hastanelik olmuştu.

FBI saldırının sorumlusunun federal devlete çalışan ve 2008 yılında intihar eden bir bilimadamı olduğuna inanıyor.(amerikaninsesi.com)

''Zombi Filminde Çocuklarım İçin Oynadım''


Ünlü aktör Brad Pitt, son filmi 'World War Z' hakkında konuştu.Pitt, zombi filminde oynamasının nedenini anlattı.

Pitt, bu filmde artık çocuklarının da onu sinemada izleyebilmesi için oynadığını söyledi.

Pitt yaptığı açıklamada "Çocuklarım 18 yaşına girmeden sinemada izleyebilecekleri bir filmde rol almak istedim. Zombileri de seviyorlar" dedi.

"5 yıl önce zombiler hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Ama artık bi zombi uzmanıyım"

Filmi çekerken birçok zorlukla karşılaştıklarını söyleyen Pitt, "Hem kitabın orijinalliğini korumak hem de artık sıkça gördüğümüz bu türü diğer filmlerden farklı yapmaya çalıştık" dedi.


Angelina Jolie'yle nişanlı olan Pitt'in 3 erkek, 3 kız çocuğu var.

'World War Z' (Dünyalar Savaşı Z) filminde Pitt, insanlar ve zombiler arasından yaşanan savaşta ailesini korumak isteyen Birleşmiş Milletler çalışanını canlandırıyor.

Film Türkiye'de 21 Haziran'da gösterime girecek.

Mars'a temelli yerleşmek ister misiniz?


Bilinmeyen uzaklar, tarih boyunca kâşifleri kendine çekti.

Tarih kitapları tehlikelere karşın, macera arzusuyla yola çıkan Colomb ve Macellan gibi kâşiflerin hikayeleriyle dolu.

Bu nedenle, Mars One adlı şirketin Mars'a yerleşim projesinin, şimdiye dek binlerce ön başvuru almış olması şaşırtıcı değil.

Ama bu kez dönüş yok.

Başvuru yapmak isteyenleri şunları dikkate alması gerekiyor: Dirençli, güçlü ve ekip çalışmasına uyumlu olmak lazım. Tüm proje, seçim süreci, Mars'a iniş ve sonrası da televizyonda yayımlanacak.
Mars One'ın kurucularından Bas Lansdorp, bunun neden dönüşü olmayan bir yolculuk olacağını BBC'ye anlattı.

Landsrop, yedi ya da sekiz ay sürmesi beklenen yolculuk sırasında astronotların kemik ve kas kaybına uğrayacağını söylüyor.

Mars'ın dünyaya kıyasla çok az yerçekimi bulunan ortamında yaşadıktan sonra da, dünyadaki çok daha güçlü yer çekimine uyum sağlamanın neredeyse imkânsız olacağını da vurguluyor.

Başarılı adaylar, bedensel ve psikolojik eğitimden geçirilecek. Ekip, projenin bütün aşamalarında mevcut teknolojileri kullanacak. Enerji güneş panelleriyle üretilecek. Su yeniden dönüştürülecek ve astronotlar kendi gıdalarını yetiştirecek. İki yılda bir yeni astronotlar geldikçe de ek malzemeler götürülecek.

Peki insanların kızıl gezegende yeni bir yaşam kurabilmesi ihtimali ne kadar gerçekçi?

Güneş rüzgârları

Mars, güneş rüzgârı denilen, yüksek enerji yüklü parçacıkların ateş hattında. Gezegenin atmosferi çok ince ve güneş rüzgârlarının atmosferinin büyük kısmını yok ettiğine inanılıyor.

Dünya güney rüzgârlarından güçlü manyetik alanı sayesinde korunuyor. Bu koruma olmadan dünyada hayatta kalmak çok zor. Mars'ın da milyarlarca yıl önce böyle bir koruma kalkanı vardı, ama bugün yok.

Arizona Üniversitesi'nden Dr.Veronica Bray, Mars'ın yüzeyinin yaşama pek izin vermeyeceğini düşünüyor.
Bray, "Mars'ta sıvı halde su yok. Atmosfer basıncı vakum gibi. Radyasyon seviyeleri yüksek ve sıcaklık farkları çok büyük. Özellikle yolculuk sırasında radyasyona maruz kalınacak. Bu da kanser riskini arttırabilir, bağışıklık sistemini zayıflatabilir ve büyük ihtimalle üremeyi de imkânsız hale getirebilir" diyor.

Bray ayrıca Mars yüzeyine insan gönderilebileceğine inandığını ama insanoğlunun uzun süre kızıl gezegende hayatta kalabileceğinden şüphe duyduğunu vurguluyor.

Projenin temsilcilerinden, 1999'de kuramsal fizik Nobel Ödülü sahibi Profesör Gerard't Hooft da bilinmeyen sağlık riskleri olduğunu kabul ediyor.

Hooft, Mars'taki radyasyonun dünyadakinden çok farklı olduğunu vurguluyor.

Hooft, "Adaylara olası riskler anlatılacak. Ama riskleri kabul edilebilir düzeylerde tutmak bizim görevimiz" diyor.

ABD'li astronot Stan Love, Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki günlerinden dünya dışında yaşamanın zorluklarını biliyor.


Masraf nereden karşılanacak?

Love, "Dün içtiğiniz kahveyi yarın içeceğiniz kahveye çeviren yeniden dönüşüm sistemi sürekli bakıma ihtiyaç duyuyor ve Mars'ta yıllarca çalışması imkansız" diyor.

Geçtiğimiz günlerde Antarktika'dan dönen Love'a göre, kutuplardaki koşullar Mars'la kıyaslandığında bir piknik havası gibi.

Love, "Antarktika suyla dolu. Dışarı çıkıp hava alabiliyorsunuz. Mars'a kıyasla cennet gibi, ama hiç kimse temelli oraya yerleşmedi" diye konuşuyor.

Üstelik 6 milyar dolara mâl olacağı tahmin edilen projenin masraflarının nasıl karşılanacağı da şüpheli.
Ama Landsrop'a göre para bulmakta sorun yok. Olimpiyat oyunlarının yayın haklarından elde edilen geliri örnek gösteriyor.

"Bu insanoğlunun yapacağı en büyük iş olacak. 15 yıl sonra bile hala seyredilecek" diyor.(bbcturkce)

Margaret Thatcher Son Yolculuğuna Uğurlandı


Thatcher'ın cenaze törenine 170 ülkeden lider ve temsilciler katıldı



Londra’da binlerce kişi, İngiltere eski başbakanı Margaret Thatcher’ın cenaze törenini izlemek üzere cadde ve sokaklarda sıralandı.

Thatcher’ın İngiliz bayrağına sarılı tabutu, atlı top arabasıyla 170 ülkenin lider ve temsilcilerinin toplandığı St. Paul Katedrali’ne getirildi.

Cenaze töreni için toplanan 2 bin 300 kişi arasında İngiltere Kraliçesi Elizabeth ve eşi Prens Philip de bulunuyordu.

Ailesinin isteği üzerine Thatcher için devlet töreni yerine asker tören düzenlendi.

Londra Piskoposu Richard Chartres, törende yaptığı konuşmada, Thatcher’ı siyasi yönünden çok bir anne, eş ve anneanne olarak andı.

Boston’daki bombalı saldırının ardından Londra’da güvenlik önlemlerini arttıran yetkililer, Thatcher’ın cenaze töreni için kent çapında 4 binden fazla polis görevlendirdi.

Dokuz gün önce 87 yaşında hayatını kaybeden Margaret Thatcher, İngiltere’nin ilk ve tek kadın başbakanıydı. 1979-1990 yılları arasında başbakanlık yapan Thatcher, İngiltere’nin yakın tarihinin en önemli ve etkili liderlerinden biriydi.

Kate Upton Oyunculuğa Isınıyor


Ünlü model Kate Upton, üçüncü kez beyazperde için hazırlanıyor.

Variety dergisinin haberine göre Upton, 'The Other Woman' adlı filmde evli bir adamın sevgilisini canlandıracak.

Film, eşini iki farklı kadınla aldatan adama karşı, üç kadının birleşerek intikam almasını anlatıyor.

Filmde çapkın kocayı Game of Thrones'da meşhur Lannister olarak tanıdığımız Nikolaj Coster-Waldau canlandıracak.

'The Notebook' filminin yönetmeni Nick Cassavetes tarafından çekilecek filmde Nikolaj'ın eşini Leslie Mann diğer iki metresini ise Kate Upton ve Cameron Diaz canladıracak.

Henüz proje aşamasında olan film, Upton'ın onayını bekliyor.

Proje gerçekleşirse Upton'ın üçüncü oyunculuk deneyimi olacak.

Kate Upton, 2011'de 'Tower Heist', 2012'de 'The Three Stoges' filmlerinde rol almıştı.(ntvmsnbc)