8 Haziran 2013

ABD’deki laikliğin en temel belgelerinden birinde Türk imzası var

ABD’deki laikliğin en temel belgelerinden birinin, Türkler sayesinde oluştuğunu biliyor muydunuz? Peki yine tarihinde ABD’nin İngilizce dışında bir dilde imzaladığı tek antlaşmanın Türkçe olduğunu?


Bu ilginç tarihi dökümanın oluşum süreci ABD’nin bağımsızlık sonrası ilk savaşı olan Berberi Savaşları’na (Barbary Wars) uzanıyor. 1776’da bağımsızlığını ilan ettikten sonra mütevazı da olsa, yeni bir denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı. Ancak Akdeniz’e giren Amerikan gemilerine o dönemde bu denizin haracını kesen Türk Dayılara vergi vermedikleri için el konulunca savaş da başladı. O yıllarda Osmanlı ordusunun 3 ‘mağrib ocağı’ vardı: Cezayir, Trablusgarb ve Tunus. Bölgedeki 3 Osmanlı beyliğine Amerikalılar,  ‘Berberi Devletler’ anlamında ‘’Barbary States’’ dediler.

4 Kasım 1796 tarihinde, Trablusgarb’ta, Osmanlı kayıtlarında ‘’Memâlik-i Müctemi’ai Amerika’’ denilen Amerika Birleşik Devletleri ile Osmanlı Dayıları arasında Akdeniz’de ticaret müsaadesi içeren çok önemli bir antlaşma yapılır. Osmanlı Türkçesiyle kaleme alınan anlaşmayla ABD, Osmanlıların elindeki köle Amerikalıların iadesi, Atlas Okyanusu ve Akdeniz’de ABD sancağı taşıyan gemilere ilişilmemesine mukabil, Osmanlı Dayı’sına 642 bin altın ve senelik 12 bin altın vergi ödemeyi kabul eder. Osmanlıca yapılan bu antlaşma ABD’nin 235 senelik tarihinde İngilizce dışında bir dilde yaptığı tek dış antlaşmadır. Ve aynı zamanda ABD’nin yine 235 senelik tarihinde haraç ödemeyi kabul ettiği tek antlaşmadır.

Ancak bu anlaşmanın ABD açısından çok önemli bir özelliği daha var. Antlaşmanın bir maddesi, ABD’nin Kurucu Babaları’nın bu ülkeyi kurarkenki niyetlerini göstermesi bakımında ABD’deki laiklik tartışmalarının merkezinde yer alıyor. Trablusgarb Dayısı Karamanlı Yusuf Paşa ile dönemin ABD Başkanı John Adams’ın temsilcisi Joel Barlow arasında 4 Kasım 1796 günü imza edilen ve 7 ay sonra Amerikan Senatosunca oybirliğiyle onaylananan antlaşmanın 11’nci maddesi şöyle:

‘’Amerika Birleşik Devletleri esasen Hıristiyanlık temeli üzerine kurulmadı. Bu noktadan hareketle ‘Mussulmen’lerin din, şeriat ve huzuruna hiçbir kastı ve nefreti yoktur. Belirtildiği gibi Birleşik Devletler hiçbir Muhammedi topluma karşı savaş ve düşmanlığa girmiş değil. Bu antlaşmanın tarafları bu iki ülkenin birlikte kurduğu harmoniyi kesecek dini bir yorum ve bahane ileri sürmeyecekler.’’   
Bu antlaşma 11’nci maddesi nedeniyle, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, Federalist Makaleler ve Amerikan Anayasası ile beraber Amerika’da ‘kilise-devlet ayrılığı’ prensibinin dayanağı 4 tarihi devlet belgesinden biridir. Purdue Üniversitesi tarih profesörü Frank Lambert, 2006 yılında yayınlanan  ‘’The Founding Fathers and the Place of Religion in America (Kurucu Babalar ve ABD’de Dinin Yeri)’’ adlı kitabında, ‘’John Adams ve Senato, antlaşmanın iki egemen ülke arasında olduğunu iki din arasında olmadığını açıkça ortaya koymuşlardır’’ diye yazıyor ve ekliyor:

‘’Kurucu Babalarımızın bu tutumu öncelikli düşüncelerinin din özgürlüğü olduğunu, devlet dini oluşturmak olmadığını gösteriyor. ABD’de devletin değil bireylerin dini kimliği ve dinsel yaşamı olabilir. Kurucu Babalar, ABD’nin Hıristiyan Devleti olmadığının teminatını vermişlerdir. Anayasa Kongresi’nin Anayasa’yı ilan etmesinden sadece 10 yıl sonra, dünyaya, ABD’nin laik bir devlet olduğu teminatı verilmiş, uluslararası müzakarelerin Hıristiyan inancına göre değil hukuk temelli olacağı garantisi verilmiştir. Bu teminat 1797 tarihli diğer Trablusgarp Antlaşmasıya bir kez daha teyit edilmiştir’’

Antlaşmanın İngilizce çevirisi dönemin en büyük gazetesi olan Philadelphia Gazette ile iki New York gazetesinde yayınlanmış ve başta gazeteci William Cobbett olmak üzere kamuoyundan eleştiriler de almıştı.

Trablusgarp Antlaşması 1801 yılında Başkan Thomas Jefferson’un, Karamanlı Yusuf Paşa’nın vergiyi artırma kararını reddetmesi nedeniyle bozuldu. ABD’nin Berberi Savaşları 1815 yılına kadar aralıklarla sürdü. Bu sırada birçok Amerikalı denizci de Osmanlı Dayılarına esir düştü. O günlerde Kuzey Afrika’da beyaz köle olarak bulunan birçok Amerikalı özgürlüklerini kazandıktan sonra hatıralarını ve gözlemlerini ilginç kitaplara dönüştürdüler. Paul Baepler’in, Chicago Üniversitesince 1999 yılında yayınlanan ‘’White Slaves, African Masters (Beyaz Köleler, Afrikalı Köle Sahipleri)’’ kitabında bu ‘beyaz kölelerin’ yaşadıkları anlatılıyor.

İşte o tarihi belgenin İngilizce orijinal tercümesi:


yazının devamı için: amerikabulteni.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder